Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Uluslararası Filoloji ve Çeviribilim Dergisi
Yazarlar: Hakan YILMAZ
Konular:Edebi Teori ve Eleştiri
DOI:10.55036/ufced.1023083
Anahtar Kelimeler:John Lanchester,The Wall,Insan istisnacılığı,Kırılganlık,Güvencesizlik,Tekdüzen ekonomisi
Özet: John Lanchester’ın The Wall (2019) adlı romanı, aşırı yükselen deniz seviyeleri şeklinde tecelli eden iklim değişikliğinin, büyük kara parçalarının çoğunluğunun sular altında kalmasına ve milyonlarca insanın evlerini kaybetmesine sebebiyet vererek onların açık denizlerde hayat mücadelesi veren çevresel olarak yerinden edilmiş insanlara dönüştüğü bir distopik dünya sunmaktadır. Romanda, iklim değişikliğinden mucizevi bir şekilde sadece kısıtlı bir biçimde etkilenen Britanya, sadece suyu değil aynı zamanda çevresel olarak yerinden edilmiş insanları da dışarıda tutmak için on bin kilometre uzunluğunda tüm sınırlarını çevreleyen bir duvar inşa eder. Duvarın bu iki işlevi göz önüne alındığında, bu çalışma, bu duvar imgesini, ilk olarak, bu ölçekte bir iklim felaketinin dahi hala bir şekilde kolay başa çıkılabilir olduğu yanlış izlenimini veren insan istisnacılığının bir yansıması olarak tartışmayı hedeflemektedir. İkinci olarak ise, duvarın, içeridekiler (duvarın içerisinde olanlar) ve dışarıdakiler (duvarın dışında kalan çevresel olarak yerinden edilmiş insanlar) arasında aşılmaz bir bölünme yaratarak—ki bu bölünme sadece ikinci grubun güvencesizliğini azami seviyeye çıkarmakla kalmaz aynı zamanda onların yaşamlarını elden çıkarılabilir kılar—başkalarının kırılganlığını ve güvencesizliğini kasıtlı bir şekilde göz ardı eden ve artıran bir tekdüzen ekonomisinin sürdürülmesinde bir katalizör görevi gördüğünü tartışmaktadır.