İDEALKENT
Yazarlar: Burcu ASLAN OKAT, Cankut Dağdal İNCE
Konular:Sosyal
DOI:10.31198/idealkent.856027
Anahtar Kelimeler:Özel mülkiyet,COVID-19,Kentsel dönüşüm,Kentsel rant,Kentsel sürdürülebilirlik ve dayanıklılık
Özet: Sanayileşme, nüfus artışı, kaynakların hızlı tüketimi ve iklim krizi gibi sorunların ortaya çıkışı ile birlikte son yıllarda “sürdürülebilirlik” ve “dayanıklılık” kavramları gündeme gelmiştir. Bunun yanı sıra, tüm dünyada yaşanan COVID-19 salgını da yine insanların yoğun şekilde bir arada yaşadığı kentsel alanların sürdürülebilir, her türlü afet ve kriz karşısında dayanıklı şekilde planlanması ve dönüştürülmesi gerektiğini gözler önüne sermiştir. Kentsel alanların yeniden düzenlenmesinde ve eskiyen kentsel dokunun yenilenmesinde sıklıkla kullanılan araçların başında gelen kentsel dönüşüm uygulamalarının, daha sürdürülebilir ve dayanıklı kentsel alanlar oluşturulmasına önemli katkılar sunması beklenmektedir. Ancak Türkiye’deki kentsel dönüşüm uygulamalarında, özel mülkiyet ve kentsel rantın, hem kamusal hem de kamusal olmayan alanların yeniden planlanmasının önünde baskı unsuru olabildiği görülmektedir. Bu nedenle yapılacak kentsel dönüşüm uygulamalarında ve yeni kentleşme modellerinde, özel mülkiyet haklarının ve sınırlamalarının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Bu makalede, özel mülkiyetin ve kentsel rantın, özellikle konut ve nüfus yoğunluğu açısından kentsel dönüşümde nasıl ele alınabileceği, kısıtlarının neler olabileceği ve yasal mevzuatlarda nasıl yer alması gerektiği tartışılmıştır.
Dergi editörleri editör girişini kullanarak sisteme giriş yapabilirler. Editör girişi için tıklayınız.