Sinop Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi
Yazarlar: Fatih İNKAYA, Hikmet ASUTAY
Konular:Sosyal
DOI:10.30561/sinopusd.414414
Anahtar Kelimeler:Göçmedebiyatı,Kuşak izleri,Kimlik,Entegrasyon,Göç
Özet: Almanya’da yaşayan Türk göçmenlerin özelliklerinin kesin çizgilerle sınıflandırılmasının, yazınsal eserlere aynı ölçüde yansıyıp yansımadığının araştırılacağı bu çalışmada, üçüncü kuşak yazarlardan olan Melda Akbaş’ın “Dilediğim Gibi - Cami ve Mini Etek Arasındaki Hayatım” adlı eseri örneklem olarak seçilmiştir. Bu çalışma hazırlanırken, bazı internet sayfaları, makale ve kitaplardan kaynak olarak yararlanılmıştır. Öncelikle yazarın biyografisi, daha sonra ise eserinin okuyucuya ne aktardığından bahsedilmiştir. Türk kökenli yazar olan Melda Akbaş’ın otobiyografik eserinde, gerçekte hangi ülkeye ait olduğu sorusu temelinde oluşan içsel çatışmaları yansıtılmıştır. Bu çatışmalarını yansıtırken, Türk ve Alman toplumları olmak üzere her iki tarafa da eşit mesafede durmaya çalışıp nesnelliğini korumuştur. Çalışmanın odak noktası olan kuşak izleri konusunda ise eser içerisinde bazı bulgulara rastlanmıştır. Kendi kuşağı olan üçüncü kuşağın izlerinin yanı sıra ikinci kuşağın izlerine de bu eserde rastlamak mümkündür. Öyle ki, ikinci kuşak göçmenlerin kimlik kaygısı, aynı şekilde Melda Akbaş tarafından da dile getirilmiştir. Bu yazıda, Türk-İslam kültürü ile yetişmiş olduğu Alman kültürü arasında kaldığı, aslında hangisinin doğru olduğunu sorguladığı durumları okuyucuya aktaran Melda Akbaş’ın eseri temel alınarak, yazınsal eserlerde kuşakların izlerinin çok keskin olmadığı, dolayısıyla daha genel değerlendirilmesi gerektiği düşüncesi kanıtlanmaya çalışılmıştır.