İnsan ve Sosyal Bilimler Dergisi
Yazarlar: Emek YILMAZ, Seçil ALACA
Konular:Beşeri Bilimler, Ortak Disiplinler
Anahtar Kelimeler:Göç,Göçmedebiyatı,Edebiyat ve göç,Almanya’ya göç,Öykü
Özet: 1960’lı yıllarında başında Almanya işçi açığını kapatmak için Türkiye’nin de içinde bulunduğu pek çok ülkeden işçi talebinde bulundu. Karşılıklı anlaşmalar doğrultusunda Türkiye’den Almanya’ya kitleler hâlinde işçi göçü başlamış oldu. Türkiye’den Almanya’ya göçen çoğu zor şartlarda işçi olan göçmenler pek çok sorun ile karşılaştı. Türk işçilerin ve doğal olarak ailelerinin oluşturduğu toplam nüfusla birlikte Almanya’nın önemli bir parçası hâline gelen Türk kimliği, yalnızca iş gücü sahasıyla sınırlı kalmadı. Bazıları yaşadıkları sorunları kaleme alarak sonrasında ‘göçmen edebiyatı’ diye adlandırılacak yeni bir edebiyat kolunun doğmasını sağladılar. Göçmen edebiyatı yazarları Türklerin Almanya gerçeğiyle karşılaşmalarını ve Almanya’daki yaşamlarını; ikilemleriyle, mekâna ve zamana tutunma çabalarıyla, özlemleriyle, yabancılıklarıyla, yalnızlıklarıyla, dışlanmışlıklarıyla hem bireysel hem de toplumsal çerçevede gerçekçi bir düzlemde ortaya koyarlar. Böylece Almanya’ya göç, belgesel niteliğinde kendine özgü bir edebiyat yaratır. Göçmen işçiler ve onların yaşadıkları sorunları irdeleyen yazarlardan biri de göçmenliği, ‘yabanın diline dili dönmemek’ ve ‘gariplik’ olarak da tanımlayan Yüksel Pazarkaya’dır. Bu çalışmada Pazarkaya’nın öykülerindeki göç ve izlerinin tespiti yapılmaya çalışılmıştır. Birinci dönem göçmen edebiyatı yazarlarından olan Pazarkaya’nın ‘Oturma İzni’ adlı öykü kitabı üzerinden göçün edebiyatı yansıması ve yazarın göçmenlik olgusunu tanımladığı göndergeler incelenecektir.