Fenerbahçe Üniversitesi Tasarım, Mimarlık ve Mühendislik Dergisi
Yazarlar: Elif Nur ADIGÜZEL
Konular:İç Mimarlık
Anahtar Kelimeler:Ütopyacı düşünce,Spekülatif kurgu,Insansonrası kuram,Ilişkisellik
Özet: Uzun yıllar boyunca yarattıkları alternatif evren ile şu anın değişimini sağlayabilecek katalizörler olarak görülen ütopyalara olan inancın yirminci yüzyılın sonlarına doğru azalması, ütopyanın ölümünün tartışılmasına neden olsa da ütopyacı düşünce biçiminin yok olmadığını düşünenler ütopyanın, ütopya başlığı altında üretilmeden de var olmaya devam ettiğini iddia etmişlerdir. Bu metin, benzer bir ifadeyle, yirminci yüzyıl sonunda ütopyaların ölmediğini, ütopyacı düşüncenin kendini eleştiriler doğrultusunda dönüştürerek ve farklı isimlerle adlandırılarak alternatif yaşam tahayyülleri üretmeye devam ettiğini, ütopyanın yazarın yaşadığı dönemden ve yazarın kendisini konumlandırdığı yerden bağımsız olmadığını, bu sebeple genelde batılı, beyaz, heteroseksüel, erkek tarafından üretilen ütopyaların belirli grupları ötekileştirdiğini ve bu ötekileştirmenin sonucunda ötekileştirilen grupların kendi yaşam tahayyüllerini ütopya yerine spekülatif kurgu başlığı altında üretmeyi seçtiklerini Camille Hikayeleri üzerinden tartışmaya açmayı hedeflenmektedir.