Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi
Yazarlar: ["Emrah BİLGİN"]
Konular:-
DOI:10.34083/akaded.1080881
Anahtar Kelimeler:Türk-İslâm Edebiyatı,Mevlid,Ali Rızâyî,Rızâyî Mevlidi,Mevlûd-i Şerîf,Vesîletü’n-necât
Özet: Türk-İslâm edebiyatının en mühim ve tanınan türlerinden biri olarak mevlid, Hz. Peygamber’in doğumu, vasıfları, nübüvveti, miracı, hicreti ve vefatı gibi hayatının mühim aşamalarını içermektedir. Şairler, Hz. Peygamber’e olan muhabbetlerini mevlid kaleme alarak göstermeye çalışmışlar ve bu vesile ile Hz. Peygamber’den şefaat talep etmişlerdir. Süleyman Çelebi’nin Vesîletü’n-necât’ı, bu türdeki eserler içerisinde tesiri tartışılamayacak kadar açık olan bir başyapıttır. Her ne kadar mevlid denildiğinde akla ilk olarak bu eser gelse de bu türün tek örneği Vesîletü’n-necât değildir. Farklı asırlarda pek çok örneği kaleme alınmış olan bu türün bir örneği de 19. asırda Ali Rızâyî tarafından kaleme alınmış olan Mevlûd-i Şerîf isimli eserdir. Bu çalışmada söz konusu eser üzerine ayrıntılı bir inceleme yapılmış, eserin hangi sebeplerle telif bir eser olarak değerlendirilemeyeceği ortaya konmuş ve eserin transkripsiyonlu metni araştırmacıların istifadesine sunulmuştur. Yapılan incelemede başta Vesîletü’n-necât olmak üzere birkaç eserden çok sayıda beytin aynen alıntılanmasıyla hazırlanmış olan eserin bu yönüyle telif bir eser olarak değil derleme bir eser olarak değerlendirilmesi gerektiği düşünülmüştür. Ayrıca çalışma neticesinde bir araştırma problemine değinilmiştir. Bu sorun, mevlid türü eserlerin tamamının metinlerinin ortaya konması ile çözülebilecektir. Tespit edilen araştırma problemi, Vesîletü’n-necât haricinde hangi metinlerin diğer metinlere tesir etmiş olduğudur.