Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi
Yazarlar: Seda İZMİRLİ
Konular:Edebiyat
DOI:10.34083/akaded.454334
Anahtar Kelimeler:Orhan Pamuk,Yeni Hayat,Eril Hegemonik Söylem
Özet: Orhan Pamuk’un Yeni Hayat romanında, erkek egemen toplumda kamusal alandan uzaklaştırılmış, belirli mekanlara hapsedilmiş ve o mekanlarda ataerkil söylemin yapılandırdığı yaşam biçimlerini sürdürmeye mahkum edilmiş ya da bu söylemin zorladığı işlevsel alanlara itilmiş kadınlardan söz açılmaktadır. Yüzyıllar boyunca ‘iyi bir evlat’, ‘iyi bir anne’ ve ‘iyi bir eş’ olmaktan başka amaç taşımadığı, taşıyamayacağı düşünülen kadınların ‘sessiz’ hayatlarından kesitler Osman’ın bakışından ve dilinden gözler önüne serilmektedir. Denebilir ki tarih, mitler ve kadının kimliğini yabancılaştıran tüm anlatıların içinde şekillendiği bağlam boyunca yılanla, şeytanla, hile veyahut günahla özdeşleştirilen kadın imgesinin yeniden ve yeniden üreticiliği yapılmaktadır. Melekleştirilmediği veyahut melek olmadığı takdirde kabul görmeyen, toplum tarafından belirlenmiş kadın tahayyülü söz konusu edilmektedir. ‘Melek gibi’ veyahut günahsız kılma dürtüsü, altan alta eril hegemonik söylemin dayattığı söylemsel ve işlevsel alanlara itilen, gücü ve hakkı adeta elinden alınmak suretiyle çocuksulaştırılan ve toplumsal tarafından ‘makul’ addedilen kadın profiline referans etmektedir.