Bingöl Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi
Yazarlar: Hüdayi SAYIN
Konular:Sosyal
DOI:10.33399/biibfad.472260
Anahtar Kelimeler:Göç,Kadın,İnsan Ticareti,Köleleşme,Metalaşma
Özet: Modern bir kölelik olan insan ticareti, yasal ya da yasa dışı bir başka egemenlik alanına girmiş veya sınır aşmasına aracılık edilmiş yabancı uyruklu bireyin, girilen ülkede kar elde etmek üzere bir mal gibi alınıp, satılması, değişim değeri olan bir metaya dönüşmesidir. Birey, bu ticaret ile bütünlüğünün tamamını, bir bölümünü ya da işlevlerini yi bütünlüğüne zarar vermek üzere organları, bizzat çocuk ve kadın olarak kendisi tezgâha konulmakta ve alıcısının beğenisine sunulmaktadır. Mağdurun bütünlüğünü yaralayan, istismarına zemin hazırlayan bu ticaret, temel haklarını ve özgürlüğünü ortadan kaldırır. Göçün ve yoksulluğun kadınlaşması, bu yoksulluğun ağır bedelinin kadınlar tarafından ödenme zorunluluğunu getirmiş ve onları gittikçe daha büyük oranda insan ticaretinin mağduru haline getirmiştir. Kayıtdışı sektörler büyüme ve gelişmelerini kadının metalaşması üzerinden gerçekleştirmekte, göçmenliğin ve kadınlığın dezavantajlarını sömürüleri için uygun fırsatlara dönüştürmektedir. İnsan tacirleri, göçmen kadın özneyi, kandırma, tehdit, nüfuzun kötüye kullanılması ve şiddet içeren zor kullanma, çaresizlik ve sahip olunan denetim olanaklarından yararlanma şeklinde kendilerine özgü profesyonel iş yöntemileri sömürür.