Türkiye Adalet Akademisi Dergisi
Yazarlar: Kemale Leyla ASLAN BİNGÖL
Konular:Hukuk
DOI:10.54049/taad.1009244
Anahtar Kelimeler:Gaiplik,Miras hukuku,Gaibin mirası,Mirasçıların gaipliği,Gaiplik kararı
Özet: Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 28. madde hükmü uyarınca, “kişilik, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlar ve ölümle sona erer”. Yine TMK uyarınca kişilik; “ölüm” (m. 28/I) ve “gaiplik” (m. 32/I) olmak üzere iki şekilde sona erebilir. Kişiliğin sona ermesi ile, kişiye bağlı haklar son bulmakta, diğer haklar ise mirasçılara geçmektedir. Kişiden uzun süreden beri haber alınamaması veya kişinin ölüm tehlikesi içerisinde kaybolması durumlarında kanunumuz, “gaiplik” kavramından bahsetmektedir. Kişi hakkında gaiplik kararı verilmesi durumunda, ölüm halinde olduğu gibi kişilik sona ermektedir. Gaiplik, kişinin ölümüne kesin gözle bakılmayı gerektiren bir durum söz konusu olmasa da ölmüş olabileceğine dair ciddi şüphelerin bulunması halinde ortaya çıkmaktadır. Gaiplik belli koşullara ve mahkemenin vereceği gaiplik kararına tabi kılınmıştır. Çalışmamızda gaiplik kararının koşullarına, hâkimin gaiplik kararı vermesine ve bu kararın miras hukukundaki yansımalarına yer verilmiştir. Miras hukuku bakımından konu esasen iki boyutta; hem gaiplik kararı verilen kişinin mirası, hem de mirasçıların gaip olması bakımından ayrı ayrı incelenmiştir. Ayrıca çalışmada, Hazine’nin gaiplik kararı alma koşulları da değerlendirilmiştir. Hazine’nin bu talebini hangi koşullarda ileri sürebileceği ve sonuçları hakkında bilgi verilmiştir.