Türkiye Adalet Akademisi Dergisi
Yazarlar: Mehmet Çeleb CAN
Konular:Hukuk
Anahtar Kelimeler:: Üç boyutlu şekil,Tasarım,Marka,Sicilde gösterilebilir olma
Özet: Yeni marka çeşitleri arasında sayılan ve çoğu zaman tasarım olarak da korunan üç boyutlu şekillerin ayırt edici karakterinin tüketiciler nezdinde algılanmasının güç olduğuna yönelik klasik bir anlayış vardır. Bu nedenle de geçmişte tescil başvuruları arasında, üç boyutlu şekillere nadiren rastlanıldığı da söylenmektedir. Yakın geçmişte ve günümüzde bu anlayışın ve söylemin bir gerçekliği kalmamıştır. Zira son yıllarda üretim teknolojisindeki gelişmelere paralel olarak farklı endüstrilerde ortaya çıkan ürün çeşitliliği ve üretim miktarındaki artış, pazarlama faaliyetlerinde ürünün şeklini ön plana çıkarmıştır. 3D teknolojisinin ve özellikle üç boyutlu yazıcıların geldiği seviye ile ürünün salt üç boyutlu şekli, ambalaja ve bir konumlandırmaya ihtiyaç duymaksızın ayırt edici karakteriyle bir bütün olarak tüketiciler nezdinde marka olarak algılanabilmektedir. AB Marka Tüzüğü ve AB Marka Yönergesi ile bunların hükümlerinden mülhem Sınai Mülkiyet Kanunu ve Sınai Mülkiyet Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik, salt üç boyutlu şekillere de şartların varlığı halinde, 556 sayılı KHK döneminde olduğu gibi marka olarak görünüm imkânı sunmaktadır. Ancak, salt üç boyutlu şekle marka himayesi tanınmasına neden olan ayırt edicilikten kaynaklanan doğal sınırlamanın dışına çıkarak, ilgili piyasadaki mutad mallar üzerinde marka sahibinin tekelleşmesine neden olacak bir yorumdan da, SMK’da kamu menfaati amacıyla düzenlenen mutlak red sebepleri ile düzenlenen bariyerlere riayet edilmek suretiyle, kaçınılmalıdır.