Uluslararası Batı Karadeniz Sosyal ve Beşeri Bilimler Dergisi
Yazarlar: İbrahim KAYGUSUZ
Konular:Sosyoloji
DOI:10.46452/baksoder.993309
Anahtar Kelimeler:Muhafazakarlık,Merkez,Çevre,Sağ Taban,Sağ Partiler,Toplumsal Bileşenler
Özet: Fransız ihtilalinin karşıt ideolojisi olarak ortaya çıktıktan sonra Avrupa’da kapsamlı bir siyasî doktrin haline gelen muhafazakârlık, zaman içinde dünyaya yayılarak bütün toplumları etkilemiştir. Muhafazakârlık, özünde İslam’la ilişkili olmadığı halde Türkiye’de mütedeyyin taban ve sağ siyasetle birlikte anılmaya başlanmıştır. Osmanlı devletinde, merkezi yönetimle yerel seçkinler arasında yaşanan “yetki çatışması” ve “merkez-çevre karşıtlığı” Cumhuriyet döneminde devam etmiştir. Türkiye’de ordu ve bürokrasi ittifakı, sol tabanın temsil ettiği geleneksel bir merkez ortaya çıkarmış, İslamȋ ve yerleşik kurumsal değerlere sahip çıkan geniş halk kesimleri ise sağ tabana dayalı geleneksel çevreyi temsil etmiştir. Türk sağının toplumsal tabanını oluşturan etnik, dinî ve ekonomik gruplar her dönem, siyaset kurumu ile doğrudan ilişki içinde olmuştur. Hem tabanın ihtiyaçları hem de siyasî otoritenin sürdürülebilirliği ve meşruiyeti açısından önemli olan bu ilişkiler, çift yönlü etkileşimler ortaya çıkarmıştır. Özellikle sağ toplumsal tabanın önemli bileşenlerinden olan sermaye grupları ve dini gruplar, Türkiye sağının siyaset yapma biçimlerini ve tercihlerini önemli düzeyde etkilemiştir.