Necmettin Erbakan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi
Yazarlar: ["Ahmet Ziya ÇALIŞKAN"]
Konular:-
Anahtar Kelimeler:Yasal geçerlilik,Idari yargı,Iptal kararı,Kamu yararı.,Yasal geçerlilik,Idari yargı,Iptal kararı,Kamu yararı.
Özet: Özellikle Fransız Hukukunda uygulamasını bulan dava edilmiş idari tasarruflara yasal geçerlilik kazandırma uygulamasıyla, genellikle iptal edilme ihtimali bulunan veya yerine göre ilk derece yargılamasında iptal edilmiş bir idari tasarrufun, hatta idarenin bazı özel hukuka tabi tasarruflarının, çıkarılan bir kanunla, ceza ve yaptırım uygulamaları hariç olmak üzere, geçmişe etkili bir şekilde, kamu yararı amacıyla yasal koruma altına alınması söz konusudur. Bu şekilde davanın konusuz kalması sağlanmaktadır. Mahkemelerce de karar vermeye yer olmadığına karar verilmektedir. Burada tamamen adil yargılanma hakkı ve yargı bağımsızlığı denkleminde, kuvvetler ayrılığı ile kamu yararı kavramları arasında bir denge güdülerek bir karara varılmaktadır. Gerek Fransız Danıştayı (Conseil d’Etat) gerekse Anayasa Konseyi ölçü olarak bu gibi kriterler kullanmaktadır. Kamu yararı ölçütüne başvurulan en yaygın örnek olarak bir kamu hizmetinin işleyişinin ve sürekliliğinin sağlanması veya kamu personelinin kariyer yapmasının sağlanması, sosyal güvenlik sistemindeki dengeyi bozup buna zarar verecek içtihat farklılıklarının önlenmesi gibi ihtimaller verilebilir. Ülkemizde benzer bir uygulama Anayasa’nın “Mahkemelerin Bağımsızlığı” başlıklı 138. maddesine göre çok da mümkün gözükmüyor. Söz konusu maddeye göre “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez”. Ülkemizde mahkeme kararlarına yasal geçerlilik kazandırma anlamına gelebilecek bir uygulama olarak, 2012 yılında 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun’a bir madde eklenerek, özelleştirme uygulamalarının mahkemelerce iptali üzerine oluşacak fiili imkansızlık karşısında geri dönülemeyecek bir yapının ortaya çıkması halinde yargı kararlarının uygulanmasına yönelik olarak, Bakanlar Kurulu tesis edilecek iş ve işlemler konusunda karar almaya yetkilidir, şeklinde bir düzenleme yapılıp kanunlaşmıştı. Anayasa Mahkemesi 2013 yılında verdiği kararla söz konusu düzenlemenin Anayasa’nın 138. maddesine aykırı olduğuna karar verdi ve bu yönteme başvurulmasının önünü kapatmış oldu. Anayasa’nın 138. maddesinde bir değişiklik yapılmadığı veya Anayasa Mahkemesi bu konudaki tutumunu değiştirmediği takdirde, ülkemizde böyle bir uygulamaya gitmek çok mümkün gözükmüyor.