Din ve Bilim - Muş Alparslan Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dergisi
Yazarlar: ["Fatma SOMUNCUOĞLU ERKAN"]
Konular:-
DOI:10.47145/dinbil.1260633
Anahtar Kelimeler:Spinoza,Blyenbergh,Kötülük mektupları,Kötülük,Kötülük problemi
Özet: Mektup, pek çok düşünür ve bilim adamı tarafından kullanılmış bir iletişim aracıdır. Genelde düşünceleri yaymak, eleştirmek ve tartışma açmak amacıyla yazılmıştır. Mektuplarla felsefe yapma geleneği Müslüman ve Batılı filozoflarda yaygın olarak kullanılan bir yöntem ve felsefi bir söylem biçimidir. Önceki dönemlerde filozofların yazdığı mektupların sadece yazıştığı kişiler tarafından değil ilgililer tarafından da okunan, tartışmaya sunulan kamuya açık belgeler olduğu bilinmektedir. Böyle olmasının nedeni o dönemde düşüncelerin bu şekilde yaygınlık kazanmasıdır. Özellikle 17. yüzyılda yazılan mektupların günümüzdeki bilimsel-akademik makalelerin işlevini gördüğü söylenebilir. ‘Kötülük Mektupları’, Spinoza’nın Willem van Blyenbergh ile kötülük meselesi üzerine tartışmaları içeren, 1664-1665 yılları arasında karşılıklı olarak yazıştıkları sekiz mektuba verilen isimdir. Bu isim Gilles Deleuze tarafından verilmiştir. Bu mektuplarda yer alan en temel tartışma kötülük sorunudur. Bu mektuplar, Spinoza’nın kötülük sorunu ve onunla ilişkili diğer meseleleri ele aldığı ve farklı çözümlemeleri değerlendirdiği metinlerdir. Spinoza ve Blyenbergh bu mektuplarda kötülük konusuyla ilişkili olarak Tanrı’nın yaratması ve katkısı, isteklerin ve fiillerin doğası, kötülüğün mahiyeti ve kaynağı, Kutsal Kitap’ın yapısı, yoksunluk ve yetkinlik gibi başlıca konuları tartışır. Farklı bir bakış açısı sunan Spinoza, bu konuları değerlendirirken teizmin kullandığı kavramları kullanmış fakat bunlara yeni anlamlar yüklemiştir. Spinoza’nın yeni ve farklı açıklamaları karşısında Blyenbergh her mektubunda anlamakta zorlandığı konuları tekrar tekrar sormuştur. İlk mektuplar çok iyi dileklerle başlamış olsa da sonraki mektuplarda ifadeler sertleşmiş, en son mektupta ise Spinoza anlaşamayacakları kanaatine vararak mektuplarını sonlandıracağını kesin bir şekilde bildirmiştir. Blyenbergh, Spinozacılar tarafından cahil ve bağnaz olarak tanımlanmış olsa da bazı araştırmacılar onun cahil olmadığını aksine Spinoza’ya oldukça önemli hatta cevabı tam verilememiş sorular sorduğunu iddia etmişlerdir. Kötülük hakkında yazılan bu mektuplar Spinoza’nın konu ile ilgili düşüncelerini sınırlı bir şekilde vermiş olsa da onun kötülük sorunu ile ilgili yaptığı tartışmaların bir arada olduğu tek metnin 'Kötülük Mektupları' olduğu söylenebilir. Spinoza için kötülük bir yanılsama ve insan aklının bir ürünü olup ne Tanrı’nın iradesinden bahsedilebilecek bir durum ne de insanın ahlakî olarak sorumlu tutulacağı bir eylemdir. Her ne kadar kötülüğün gerçek dışı olması veya illüzyon olmasının cezbedici bir tarafı olsa da insanın ahlakî sorumluluğu ve hayatı anlamlandırma çabaları göz önüne alındığında bu iddianın bir çözüm sunmadığı söylenebilir. Nitekim evrende veya bulunduğumuz çevrede bile pek çok şahit olduğumuz kötülük ve buna bağlı olarak acı ve keder varken bunların olmadığını söylemek sezgilerimize aykırı olduğu iddia edilebilir. Kötülüğü akli bir varlık olarak nitelemesi ve yok sayması din felsefesinin temel problemi olan kötülük sorununa da bir çözümden ziyade bir açıklama getirdiği iddia edilebilir. Onun özellikle Tanrı’nın iradesi ve insanın özgürlüğüne dair görüşleri o dönem için yeni ve farklı bir yaklaşım sunar. Bu yaklaşımın ise teolojik geleneklere karşı ve tartışmalara açık bir konum olduğu görülebilir. Spinoza’nın düşüncesinde her şey zorunlu olarak Tanrı veya Doğa’nın düzeninde meydana gelmektedir.