Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
Yazarlar: ["Mehmet SÖNMEZ"]
Konular:-
Anahtar Kelimeler:Hadis Usulü,Hadis Usulü Tarihi,İbnü’s-Salâh,Mukaddime,Râmehürmüzî,Hâkim en-Nîsâbûrî,İbn Hacer
Özet: Hadis usulü tarihinde dönüm noktası oluşturan eserlerden biri İbnü’s-Salâh’ın (ö. 643/1245) Mukaddime’sidir. Kendisinden önceki eserlerle kıyaslandığında Mukaddime isnadın terki, bilginin yalnızca kaynak kişiye veya esere nispet edilmesi, hatta birçok defa kaynaksız nakledilmesi gibi özellikleriyle diğerlerinden ayrılmaktadır. Bu özellikler bilginin kolayca işlenmesi, yorumlanması, sentezlenmesi ve yeni formlar kazanması açılarından büyük kolaylıklar sağlamıştır. İbnü’s-Salâh’tan önce de isnadsız bilgi nakline başlandığı görülse de bu husus onunla birlikte alana yerleşmiş, bilginin analiz ve sentezine nispeten daha fazla yoğunluk verilmiştir. Mukaddime öncesi eserlerden el-Muhaddisü’l-fâsıl’da müellif yorumlarına nispeten daha az rastlanmaktadır. Ayrıca bu eserde yazım gayesinin doğal bir sonucu olarak usul konularının çoğu (örneğin Mukaddime’de yer alan 53 temel hadis usulü konusu) yer almamış, hadisçileri savunma amacına matuf içeriğe ağırlık verilmiştir. Hakim’in (ö 405/1014) Ma‘rife’sine gelince bu eser, usul konularının çoğuna temel düzeyde de olsa yer vermesi hasebiyle el-Muhaddisü’l-fâsıl’dan ayrılmaktadır, müellif yorumlarına nispeten daha fazla rastlanmaktadır, ayrıca eser muhtasar olarak tasarlandığı için usul problemlerine pek yer verilmemiştir. Bu iki eserde bilgiler birkaçı hariç isnadlı nakledilmiştir. Yalnızca on kadar yerde isnad kullanan İbnü’s-Salâh ise eserini usul problemlerini çözme gayesiyle yazdığından eserinde usule ilişkin bütün konulara ve problemlere yer vermeye çalışmıştır. İbnü’s-Salâh el-Muhaddisü’l-fâsıl’dan pek az istifade etmişken Ma‘rife’den nispeten daha fazla yararlanmıştır. Usul tarihinde dönüm noktası teşkil ettiği söylenebilecek bir diğer eser İbn Hacer’in (ö. 852/1449) Nüzhe’sidir. Nüzhe baştan sona müellifinin özgün cümleleriyle telif edilmiş olup eserde doğrudan bilgi nakline rastlanmamaktadır. Nüzhe’nin aslı olan Nuhbe her ne kadar çoğunlukla Mukaddime’nin muhtasarlarından sayılıyor olsa da bu eserin müstakil bir çalışma olduğunu savunan çalışmalar bulunmaktadır. Nüzhe sonrası dönemde çoğunlukla İbn Hacer’in terim ve tanımlarının tercih edilmesi, Nuhbe ve Nüzhe üzerine yapılan çalışmaların büyük bir yekûn tutması, Mukaddime üzerine yapılan çalışmaların nispeten azalması, Mukaddime’nin merkezî konumunu Nuhbe ve Nüzhe’ye bıraktığını göstermektedir. Makalede incelenen bir diğer eser olan Tedrîb’de Irâkî ve Bulkînî gibi isimler yanında özellikle İbn Hacer’in görüşlerine ağırlık verilmesi de bu düşünceyi teyit etmektedir.