İDEALKENT
Yazarlar: ["Figen IŞIKER"]
Konular:-
DOI:10.31198/idealkent.1250192
Anahtar Kelimeler:Aydınlanma,Masonluk,Loca,Kentsel Örgütlenme,Sosyalleşme
Özet: 18. yüzyıl Aydınlanma dönemi, insanın kendini ve kendisi dışındakileri anlama ve yeniden tarifleme girişimi olarak bütün alanlarda kendini gösterir. Bu fikirsel keşif kaçınılmaz olarak mimarlıkta da gerçekleşir. Mimarlığın tarihselliğinin farkına varılması ile mimarlığı bir disiplin rejimi içinde tanımlamayan aktörler bütünsel bir dil oluşturma gayreti içine girerler. Bu sebeple Antikiteden alınan birçok kavram yeniden tanımlanarak mimarlık epistemolojisinin inşasında kullanılır. Böylece klasik mimarlık, 18. yüzyıl mimarlık düşüncesinin inşa edilebilmesinin temel argümanlarından birini oluşturur. Geçmişe yapılan bu yolculuktaki her karşılaşma bir taraftan mimarlık disiplinini inşa etmeye yararken öte taraftan yıkıcı olabilecek karşılaşmaları da içerir. Bu karşılaşmalar ya akla uygun hale getirilerek rasyonel düzlemde ele alınır veyahut görmezden gelinerek sınırdışı edilir. Bu türden durumlar mimarlığın birçok farklı biçimlerde de kavranabileceğinin işaretleridir. Bir çevre oluşturmanın farklı formları olan yeme-içme birliktelikleri, kahvehaneler, salonlar ve benzeri oluşumlar, Aydınlanma döneminin önemli paradigmalarıdır. Sosyalleşme kültürü içinde, mimarlık söylemleri ile inşa edilen mason locaları, kendine özgü yapılanması ile kurumsal olmayan biçimlerde şekillenerek, 18. yüzyılda Avrupa’nın birçok yerine yayılmış önemli bir yere sahiptir. Bu sebeple çalışmada, masonluğun ilk kez nasıl ortaya çıktığına odaklanmak yerine, Aydınlanma döneminin dikkate değer oluşumlarından biri haline nasıl geldiği ve mimarlıktan beslenerek kentsel bir örgütlenme biçimine nasıl dönüştüğü irdelenecektir. Çalışma bu bağlamda mimarlığın totaliteryan inşasını da eleştirmektedir.