KARE
Yazarlar: ["Zehra GÜVEN KILIÇARSLAN"]
Konular:-
DOI:10.38060/kare.1141509
Anahtar Kelimeler:‘Öteki’,Sürgün,Göç,Kimlik bunalımı,Aidiyetsizlik.
Özet: Edward W. Said’in Hristiyan bir ailenin çocuğu olarak Arap topraklarında dünyaya gelmesinin, ve ardından dönemin siyasal koşulları yüzünden ülkesini terk edip Batı’ya göç etmesi sonucunda yaşadığı ‘ötekileştirme’ ve bunun sonucunda ortaya çıkan kimlik krizi bu çalışmanın konusunu oluşturur. Yersiz Yurtsuz adlı otobiyografik eser, yazarın yaşamından kesitler sunarak yaşanılan bu ‘öteki’ olma durumuna ve bundan doğan kimlik bunalımına ışık tutmaktadır. Edward W. Said’in yaşadığı doğu-batı çatışması, ait olamama probleminin neden olduğu kültürel bir kimlik krizidir. İki toplumun yaşama bakış açısındaki temel farklılıklar, bu çatışmanın boyutunu belirler. Kültürel bellekte köksüzlük ve belirsizlik hissini gittikçe derinleştiren bu ötekilik ve kimlik krizi, Edward Said’i bu otobiyografiyi yazmaya yönlendirmiştir. Said, eserinde gerek dönemin şartlarından ötürü yaşadığı yer değiştirmelerin etkisiyle gerekse aynı anda hem İngiliz isme sahip olup Arap kökenli Hıristiyan Amerikan vatandaşı olarak Filistin, Lübnan, Mısır’da yaşamanın hem de bir Arap olarak Amerika’da yaşamanın, küçüklüğünden bu yana onda bıraktığı etkinin sonucu olarak kendisinde uyandırdığı kimlik bunalımını ve aidiyetsizlik hissini eserinde başarılı bir şekilde işlemiştir. Said’in yaşadığı sürgün hayatının, kimlik sorununun ve ötekileştirilmenin, yazarın kişilik ve eseri üzerinde bir etkisi olup olmadığını, eğer varsa ne tür bir etkisi olduğunu tespit etmek bu çalışmanın asıl amacıdır. Yazarın kimlik problemi ve bu soruna karşı bakış açısı içerik çözümlemesi yöntemiyle ve eserden doğrudan alıntılarla incelenecektir. Ayrıca, çalışma, göç ve sürgün kavramına değinmekle birlikte, çatışan kültürlerin arasında sıkışıp kalmış̧ ve bu durumdan ötürü “ben kimim?” sorusuna cevap arayan Said’ in Yersiz Yurtsuz adlı otobiyografik eserini pozitivist yöntem kullanarak analiz edecektir. Bu yöntemde, edebi eserin bizzat yazarın hayat hikayesine bağlı olarak ortaya konan bir ürün olduğu düşünülerek hayat-eser ilişkisini keşfetme amacı güdülmektedir.