Danişname Beşeri ve Sosyal Bilimler Dergisi

Danişname Beşeri ve Sosyal Bilimler Dergisi

SPINOZA’S UNDERSTANDING OF ‘CONATUS’ AND EVOLUTIONARY ETHICS: TWO APPROACHES FOR SEARCH OF THE SOURCE OF MORALITY

Yazarlar: Bilge Sever Kıyak

Cilt - , Sayı 1 , 2020 , Sayfalar -

Konular:-

Anahtar Kelimeler:Ahlak felsefesi,Spinoza,Evrimsel ahlak,Conatus doktrini

Özet: Bu makalede ahlakın kaynağına dair sorgulamalarda bulunan iki yakla-şım ele alınmaktadır. Bu yaklaşımlardan ilki felsefe tarihinde rasyonalizm akımının bir temsilcisi olarak bilinen Spinoza’nın yaklaşımı, ikincisi ise evrimin ahlakın kökeniyle ilgili getirmiş olduğu yaklaşımdır. Bu iki yaklaşım da ahlakın ortaya çıkışında insan rolüne vurgu yapmaktadırlar. Her ne kadar felsefe tarihinde ahlakın insan ihtiyaçlarıyla ilişkili olarak doğduğunu öne süren daha pek çok görüş bulunsa da, bu yazıda özellikle bu iki yaklaşımın seçilmesi tartışmanın sıhhati nedeniyledir. Spinoza’nın ahlak ile ilgili görüşleri onun ‘conatus’ doktrini ile yakından ilişkilidir. Buna göre ahlaki yargılarımız temelde varlığımızı devam ettirme isteğiyle açıklanmıştır. Spinoza’ya göre bir şey varlığımı devam ettirmeme katkı sağlıyorsa ‘iyi’ olarak adlandırılmıştır. Evrimsel ahlak anlayışında ise hayatta kalmak için ahlaki yargıların önemli olduğu vurgusu yapılmaktadır. Bu iki yaklaşım ile ilgili belirtilmesi gereken en kritik hususlardan biri, ikisi de ahlakı reddetmemektedir. Yalnızca ahlakın çıkış noktalarıyla ilgili açıklamalar getirme gayretinde olan bu yaklaşımların temel farkı ise Spinoza’nın görüşü ahlakın daha çok bireysel yönüne vurgu yaparken, evrimsel ahlak görüşü toplumsal yönüne dikkat çekmektedir. Buna göre Spinoza ahlaki yargıların oluşmasında bireysel çıkar ve faydaların öncelikli rol oynadığını öner sürmektedir. Ancak evrimsel ahlak görüşü ise bir toplumun çıkar ve faydalarının birincil rolü üstlendiğini savunmaktadır. Ahlakın kaynağına dair getirdikleri bu açıklamalar doğrultusunda, bu yazının ana gayesi öncelikle bu iki yaklaşımın temel dayanak noktalarını ve argümanlarını açıklamaktır. Buradan hareketler ahlaki yargıların ilk çıkış noktaları ve nedenleri tartışılacaktır. Ahlakın çıkış nedenlerini hatırlamak bugün çok kültürlü toplumlardaki farklılıklar dolayısıyla yaşanan sorunlara bir çözüm üretmede ve daha beraberlik içinde yaşayan bir toplum oluşmasına katkı sunacaktır. Geleneksel ahlaktan biraz daha farklı bir ahlak teorisi öneren Spinoza’nın ahlaka dair görüşleri onun metafiziğe ve Tanrı’ya dair görüşleriyle bir uyum içerisindedir. Buna göre Spinoza Ethica adlı eserinde öncelikli olarak metafizik argümanlar öne sürmektedir. Onun evren görüşünün merkezinde Tanrı anlayışı yer almaktadır. Bu eserinde Spinoza yalnızca tek bir tözün olduğunu savunmuş, geri kalan her şeyin bu tözün bir yansıması ve sıfatı olduğunu belirtmiştir. Oldukça monist bir tutuma sahip olan Spinoza’ya göre bu töz Tanrı ya da ona eş anlamlı olarak kullandığı Doğa’dır. Ona göre Tanrı evrende herhangi bir amaca sahip olmaksızın yaratımda bulunur. Eğer Tanrı’nın bir gayesi olsaydı, bunun O’nda bir eksikliğin olduğu anlamına gelirdi. Dolayısıyla Tanrı’nın herhangi bir amacı bulunmamaktadır. O varlığı gereği zorunlu olarak yaratır. Ancak insanlar bu duruma cahil oldukları için O’nun tüm bu yaratımda bir amacı olduğuna inanmaktadırlar. Bu yanlış inanç sonucu insanoğlu Tanrı’nın yapılmasını istediği ve istemedi hatta yasakladığı bazı insan eylemleri olduğunu düşündüler. Aslında, Spinoza’ya göre, tüm bu yanlış inançlar insanların şeylerin gerçek nedenlerini bilmemelerinden kaynaklanmaktadır. Bu cehalet onları her şeyin kendileri için yaratılmış olduğu ve bunları yaratanın kendilerinden bir beklentisi olduğu sonucuna götürdü. Ancak Tanrı mükemmel olduğu için yaratması bir neden dayanmaz. Her şeyin kendileri için yaratıldığını düşünen insanlar kendilerine iyi gibi görünen şeylere iyi, kötü gelen şeylere ise kötü demişlerdir. Spinoza bu ‘iyi gelme’ ve ‘kötü gelme’yi kişinin varlığını devam ettirme gücüne (conatus) katkı ya da zarar veren olarak tanımlamaktadır. Dolayısıyla bir kişi kendi conatus’una olumlu etkilerde bulanan şeylere ya da aksiyonlara iyi, olumsuz etkilerde bulunanlara ise kötü demektedir. Görüldüğü üzere Spinoza’da ahlâki yargılar oldukça subjektif bir yapıdadır. Ancak Spinoza’nın bu ahlak görüşü, onu ideal insan modeline uygun bir ahlak teorisi geliştirmekten de alıkoymamıştır. Ona göre bu kişisel yargılara uygun olarak ortak iyiler de bulunabilir. Bir toplum içinde yaşamak kişinin kendi varlığını devam ettirmesi için oldukça faydalıdır ve ortak iyi olarak belirlenebilir. Spinoza’ya göre ortaya konulacak her ahlak teorisinin akla bağlı/akıl ürünü (mind-dependent) olduğu bilinirse, felsefi bir geçerliliğe sahip bir ahlak teorisi de geliştirilebilir. İnsanlarda ahlaki duyarlılığın nasıl geliştiği konusu evrimsel ahlaka göre toplum içinde yaşamanın getirmiş olduğu bir özellik dolayısıyladır. Evrimsel ahlak görüşü temelde ahlaki yargıların da diğer pek çok insan özelliği gibi doğal seçilim yoluyla atalarımızdan aktarıldığını öne sürmektedir. Bu görüşe göre insanlar sosyal varlık olmaları gereği toplu içinde yaşamak durumundadırlar. Toplum içinde yaşamanın getirmiş olduğu yararlar bireylerin hayatta kalmaları için oldukça kritiktir. Ancak toplum içinde yaşamın beraberinde getirdiği birtakım sosyal normlar da mevcuttur. Ahlak kuralları da bu normlardan biridir. Bu kurallara uyum sağlayamayan bireyler toplumdan dışlanmak ve tek başlarına hayatta kalıp nesillerini devam ettirmeye çalışmak durumundadır. Ancak tek başına hayat buna elverişli olmadığı için, toplumsal normlara uyum sağlayamayan bireyler zamanla elenmiş oldular. Dolayısıyla evrimsel ahlak için ahlak sosyal ihtiyaçlara cevap olarak doğmuştur. Toplumun çıkarlarına uyun olarak şekillenmiştir. Evrimsel ahlak da Spinoza’nın ahlak anlayışı da ahlakın pratik faydala- rını göz önüne sermektedir. Ahlakın insan aklından başka (özellikle ilahi) bir kaynağı olmadığını ve bu yüzden dogmalaştırılması da yine insan ürünü ol- duğunu vurgulamaktadır. Bu yazıda vurgulanmak istenen asıl nokta da bu- dur. Ahlakın insanları ortak bir paydada toparlayan yapısı bu iki görüş aracı- lığıyla belirtilmiştir. Bugünün çok kültürlü toplumlarında daha sağlıklı bir toplum hayatı için ahlakın dogmalaşmasını değil, pratik faydaları daha çok konuşulmalıdır. Ahlaki yargıların ilk baştan neden ortaya çıktığı anlaşılırsa daha kooperatif toplum hayatı oluşturulabilir.


ATIFLAR
Atıf Yapan Eserler
Henüz Atıf Yapılmamıştır

KAYNAK GÖSTER
BibTex
KOPYALA
@article{2020, title={SPINOZA’S UNDERSTANDING OF ‘CONATUS’ AND EVOLUTIONARY ETHICS: TWO APPROACHES FOR SEARCH OF THE SOURCE OF MORALITY}, number={0}, publisher={Danişname Beşeri ve Sosyal Bilimler Dergisi}, author={Bilge Sever Kıyak}, year={2020} }
APA
KOPYALA
Bilge Sever Kıyak. (2020). SPINOZA’S UNDERSTANDING OF ‘CONATUS’ AND EVOLUTIONARY ETHICS: TWO APPROACHES FOR SEARCH OF THE SOURCE OF MORALITY. Danişname Beşeri ve Sosyal Bilimler Dergisi.
MLA
KOPYALA
Bilge Sever Kıyak. SPINOZA’S UNDERSTANDING OF ‘CONATUS’ AND EVOLUTIONARY ETHICS: TWO APPROACHES FOR SEARCH OF THE SOURCE OF MORALITY. no. 0, Danişname Beşeri ve Sosyal Bilimler Dergisi, 2020.