Uluslararası Sosyal Bilimler Akademi Dergisi
Yazarlar: Osman ORAL
Konular:Beşeri Bilimler, Ortak Disiplinler
DOI:10.47994/usbad.962049
Anahtar Kelimeler:Emotion,Faith,Heart,Maturidi,Qadi Abd al-Jabbar
Özet: Bu makalenin amacı; Mâtürîdî ile Kādî Abdülcebbār’ın imanın varoluşsal duygu temeli hakkındaki görüşlerini incelemektir. İlahî dinlerde psikososyal eylemlerin temeli olan imanın özel öneme sahip olduğu belirtilir. Aklî yetiler ve duygusal tecrübelerle inançların oluştuğu kabul edilir. İmanın mahiyeti, duygusal ve psikolojik varoluşsallığı üzerine farklı yaklaşımlar vardır. İmanın tarifinde “kalbin ameli” veya “gönülden tasdik” ifadesi, imanın varoluşsal duygu boyutunu yani imanın oluşum sürecinde güven, rızâ, sevgi, saygı, irade ve itaat gibi duyguların etkisini anlatır. Buna göre iman, bireyin tüm duyularının Allah'ın rızasına yönelmesi ve ona itaat etmesidir. İman, kalbin fiili tasdik yani bir şeyin doğru olduğunu, güven, rızâ, sevgi ve irade duyguları ile gönülden onaylamak, iyiliklere itaat ile kötülüklerden sakınmak sonucu oluşur. Bu, görünür âlemden hareketle gayb âlemini delillendirmek suretiyle insanın duyu, duygu ve nefsini iknası ile olur. Kur’ân’da iman güzel bir ağaç, güzel bir kelime, sağlıklı bir işitme ve görme duygusu, canlılık, ışık ve memleketin güzel bir bitkisi gibi analojilerle örneklenir. İman, utanmak ve merhamet duyguları ile nitelenir. İman, güzel ve sahibi için süs gibidir denilir. Tüm bunlar imanın duygusal yönünü ortaya koyan nitelik ve benzetmelerdir. Dolayısıyla iman, kalbin yetileri akıl, nefis, duyu ve duygularla oluşan, gelişen ve yaşayan bir süreç olmasıdır.