Journal of Medicine and Palliative Care
Yazarlar: Ramazan COŞAR, Aydın ÇİFCİ, Selim YALÇIN, Aşkın GÜNGÜNEŞ, Şenay ARIKAN DURMAZ
Konular:Sağlık Bilimleri ve Hizmetleri
DOI:10.47582/jompac.993380
Anahtar Kelimeler:Otoimmün tiroid hastalığı,Meme kanseri,Prognostik ve prediktif faktörler
Özet: Amaç: Bu çalışmanın amacı meme kanseri moleküler subgrup sıklığını belirlemek ve meme kanseri tanısı ile takip ettiğimiz hastalarda otoimmun tiroid hastalığı (OİTH) ile meme kanseri prognostik ve prediktif faktörleri arasındaki ilişkiyi araştırmaktır. Gereç ve Yöntem: Retrospektif tanımlayıcı bir araştırma olarak planlanan bu çalışmaya 01 Ocak 2012–31 Aralık 2015 tarihleri arasında endokrinoloji ve tıbbi onkoloji polikliniklerine başvurmuş, meme kanseri tanısı ile takip edilen 101 hasta dahil edildi, moleküler sınıflandırmaya göre subgruplara ayrıldı. Yüksek serum anti-TPO düzeyi olanlar OİTH pozitif kabul edildi. OİTH’nin eşlik ettiği meme kanseri hastalarında prognostik ve prediktif parametreler (tümör evresi, tümör boyutu, aksiller lenf nodu tutulumu, histolojik derece, lenfovaskuler invazyonu, perinöral invazyonu, hormon reseptör durumu, HER2 ekspresyonu) otoimmün tiroid hastalığının eşlik etmediği meme kanseri hastaları ile karşılaştırıldı. Bulgular: Çalışmaya dahil edilen meme kanseri hastalarında tiroid otoimmunite (yüksek serum anti-TPO düzeyi) prevalansı %23,8 (n=24) olarak saptandı. OİTH pozitif meme kanseri hastalarında aksiller lenf nodu tutulumu (%37,5’e karşı %61; p=0,043) OİTH negatif meme kanseri hastalarına göre daha düşüktü. Diğer parametreler açısından iki grup arasında anlamlı fark izlenmedi. Sonuç: OİTH’nin eşlik ettiği meme kanseri hastalarında önemli bir prognostik parametre olan aksiller lenf nodu tutulum oranı daha düşük bulunmuştur. Bu sonuç tiroid otoimmunitesinin meme kanseri açısından olumlu bir prognostik faktör olduğu görüşünü desteklemektedir. Bunun hangi mekanizma üzerinden etkili olduğu ise yeni çalışmalarla araştırılmalıdır.