Sosyoloji Dergisi

Sosyoloji Dergisi

AİLENİN DEĞİŞİMİ

Yazarlar: Önal SAYIN

Cilt - , Sayı 23 , 2011 , Sayfalar 47 - 58

Konular:-

Anahtar Kelimeler:Aile,Değişme,Din,İktidar,Ana egemenliği,Baba egemenliği

Özet: Tek bir tanımı olmayan aile, sürekli bir değişim içindedir. Aileden söz edildiğinde genellikle çekirdek aile akla gelir. Bununla birlikte ataerkil aile, kök aile, çekirdek aile, kararsız aile, tamamlanmamış aile vb. birçok aile tipi mevcuttur. Aile yapısı kadın ve erkeğin toplum ve aile içindeki konumlarına da bağlıdır. Dinsel ve siyasal etkenler insanın konumu konusunda önemli rol oynar. Bronz Çağı’na dek, dinler büyük Tanrıça’ya tapınma temelinde kurulmuştur. Tanrıça’ya tapınma ve büyük annenin hükümranlığına bağlı olmuş sosyal yapılar ana soy zinciri ve ana egemenliği temeli üzerine inşa edilmişlerdir. İlk uygarlıklarda oldukça bol anne imgesini taşıyan resimlere, kabartmalara, taş heykelciklere, kilden ve pişmiş topraktan yapılmış modellere rastlanılmaktadır. Toprağa yerleşmeye başlayan ilk topluluklarda toprağın ekilip biçilmesi ve yaban hayvanların evcilleştirilmesi görülmüş ve kadın, toprağın yaratıcılığı ve besleyiciliğine benzer bir biçimde yaşamın yaratıcı kapasitesini sembolize etmiştir. Tarımın ve hayvancılığın doğuşu, toprağa yerleşme ve kentleşmeyle birlikte erkek; üretici, savaşçı ve sisteminüst yöneticisi hâline gelerek toplum ve ailede iktidarı ele geçirmiştir. M.Ö. IV bin yıllarından itibaren, Akdeniz havzasında ortaya çıkan ilk siyasal toplumlar dine ve çok defa da kutsala dayanmıştır: Kral Tanrı’dır (Mısır), veya Tanrı tarafından ilham edilmiştir (Pers, İran), onun tarafından belirlenmiştir (Mezopotamya). Yunanistan’da cumhuriyet ve demokratik biçimler temelinde örgütlenmiş gerçek devletler olarak kurulan siteler kadınları iktidarın dışına atmıştır. Kadınların siyaset, bilim, felsefe, sanat, edebiyat vb. yapmaları yasaklanmıştır. Daha sonra tek tanrılı dinlerde çok sayıda metin kadının ikincil nitelikte olduğunu göstermeye çalışmaktadır. Tanrı adına kadınlar taşlanarak öldürülme, yakılma, kadın sünneti (excision) vb. yoluyla işkenceye maruz kalmışlardır. Fransız Devrimi’ne dek teorisyenler hak olarak kralın otoritesini Tanrı ve babanınkine bağlayarak meşrulaştırmaya çalışmışlardır. Böylece yüzyıllar boyunca dinsel ve siyasal bir temele dayandırılarak ataerkil toplum ve aile yapısı yıkılmaz bir biçimde güçlendirilmiştir. Fransız Devrimi Orta Çağ’dan kaynaklanan erkekler arasındaki sosyal hiyerarşiyi ortadan kaldırmıştır, fakat aynı zamanda erkek ve kadın arasındaki eşitsizliği görmemezlikten gelmiştir. Avrupa’da, XVIII. yüzyılda ataerkil bir temele dayanmaya devam eden çekirdek aile yapısına sahip bir ulus devlet inşa edildi. Fransız Devrimi’nden yüz elli yıl sonra da erkek aile reisi olmaya devam etti. Küreselleşmenin tüm dünyada sosyal değişmelere neden olması ve bireyselleşmeyi artırması sosyal dayanışmanın ve aile içi ilişkilerin zayıflamasına yol açmaktadır. Özellikle 1970 den bu yana, Batı ülkelerinde boşanma oranları hızlı bir biçimde artmaktadır; gençler evlenmeden birlikte yaşamayı tercih etmektedirler. Kamu oyu birçok kişinin iki, üç defa evlenmelerini hoş karşılamaktadır


ATIFLAR
Atıf Yapan Eserler
Henüz Atıf Yapılmamıştır

KAYNAK GÖSTER
BibTex
KOPYALA
@article{2011, title={AİLENİN DEĞİŞİMİ}, number={23}, publisher={Sosyoloji Dergisi}, author={Önal SAYIN}, year={2011}, pages={47–58} }
APA
KOPYALA
Önal SAYIN. (2011). AİLENİN DEĞİŞİMİ (pp. 47–58). pp. 47–58. Sosyoloji Dergisi.
MLA
KOPYALA
Önal SAYIN. AİLENİN DEĞİŞİMİ. no. 23, Sosyoloji Dergisi, 2011, pp. 47–58.