Uluslararası Sosyal Bilimler Akademi Dergisi
Yazarlar: Mehmet MİÇOOĞULLARI
Konular:Dil ve Dil Bilim
DOI:10.47994/usbad.853693
Anahtar Kelimeler:Çevre dil bilimi,Dillerin Katli,Tehlikede olan diller,Dil ölümü,Farkındalık
Özet: Yaşama şansı verilmediği sürece diller, tıpkı insanlık gibi yaşar ve ölürler. Kültürel egemenlik, kültürel soykırım, dil politikaları, dil ayrımcılığı gibi nedenlerle diller ölüme terk edilse de insanlık, dil ölümlerinin önüne geçmeli ve alacağı önlemler ile dil(ler)in yaşamasına katkıda bulunmalıdır. Çünkü her dil, insanlık tarihini oluşturan ana paydaşlardan biridir ve dil(ler)in yok oluşu aslında insanlığa ait değerlerin de tarih sahnesinden silinmesi anlamına gelecektir. Dil ölümü gerçeği, çağımızda o denli ciddi boyutlara ulaşmıştır ki bu konuda acil önlemlerin alınması gerekliliği ortaya çıkmıştır. Dahası UNESCO, söz konusu duruma çözüm sunabilmek amacıyla “Tehlikedeki Diller Komitesi”ni işe koşmuştur. Çevre dil bilimi (çevresel dil bilim, ekolojik dil bilimi veya ekolinguistik), Türkiye’de ihmal edilmiş bir çalışma alanı olmasının yanı sıra dil ile toplum birlikteliğini merkeze alan, dil çeşitliliğini, dillerin korunmasını ve geliştirilmesini savunan disiplinlerarası bir modeldir. Doküman analizi tekniğinin kullanıldığı çalışmanın birinci bölümünde çevre dil bilimi tanıtılmış ve çerçevesi ortaya konmuş; ikinci bölümünde ise David Crystal’in Türkçeye “Dillerin Katli” adıyla çevrilen eseri, çevre dil bilimi bağlamında yorumlanmıştır. Böylelikle söz konusu çalışma ile çevre dil biliminin sahası tanıtılmış ve kaynak eser aracılığıyla dil ölümü konusunda farkındalık yaratma amaçlanmıştır. Çalışma ile dil ölümlerinin ne boyutta olduğu ortaya konmuş ve dillere yönelik birtakım dikkatler, çalışmanın sonuç bölümünü oluşturmuştur.