Türkiye Sağlık Bilimleri ve Araştırmaları Dergisi
Yazarlar: Hande ÖNGÜN YILMAZ
Konular:Sağlık Bilimleri ve Hizmetleri
Anahtar Kelimeler:Hiperlipidemi,Beslenme,Diyet,Lipid Profili,Kolesterol
Özet: Hiperlipidemi, serumda kolesterol ve/veya trigliserit düzeylerinin normal değerlerin üzerinde ölçülmesi olarak tanımlanmaktadır. Genetik ve/veya çevresel nedenlerden kaynaklanan hiperlipidemi, kardiyovasküler hastalıkların değiştirilebilir risk faktörlerinin başında gelmektedir. Araştırmalar, beslenmenin lipid seviyeleri üzerinde belirgin bir etkisi olduğunu ve kardiyovasküler hastalık riskini düşürmedeki önemini göstermektedir. Hiperlipidemili bireylere, birinci basamakta uygulanması gereken ilk yaklaşım; beslenmenin düzenlenmesi, ağırlık kontrolü ve fiziksel aktiviteyi kapsayan yaşam tarzı değişikliğidir. Diyetle alınan toplam yağ miktarı ve yağ asitleri bileşimi kan lipid profilini etkilemektedir. Yüksek oranda doymuş yağ asiti içeren bir diyetle serum kolesterol ve LDL kolesterol artarken, tekli doymamış yağ asitlerinin alımı ile HDL kolesterol düzeyleri yükselmektedir. LDL kolesterol düzeyinin düşürülmesi için toplam diyet yağının azaltılmasının yanında, doymuş yağ asitleri yerine çoklu doymamış yağ asitleri tercih edilmelidir. Çoklu doymamış yağ asitlerinin iki ana grubundan birini oluşturan omega-3 yağ asitleri LDL kolesterol yapımını azaltarak kan trigliserit düzeyini düşürmektedir. Günlük enerjinin %10’u çoklu doymamış yağ asitlerinden, %15-20’si tekli doymamış yağ asitlerinden karşılanmakta, doymuş yağ asitlerinden gelen oranının %7’inin altında olması önerilmektedir. Kardiyovasküler hastalıklar üzerine yararlı etkileri olduğu bilinen diyet posasının günlük 20-30g tüketilmesi önerilmektedir. Sağlıklı bir diyet, sebze ve meyvelerden, tam tahıl ürünlerinden ve posa içeriği yüksek olan besinlerden zengin olmalı, balık içermeli, doymuş yağ asitleri ile trans yağ asitlerini çok düşük oranda içermelidir.