Türkiye Sağlık Bilimleri ve Araştırmaları Dergisi
Yazarlar: Müzeyyen AKSU
Konular:Sağlık Bilimleri ve Hizmetleri
Anahtar Kelimeler:Genital Enfeksiyon,Gonore,Neisseria gonorrhoeae
Özet: Amaç: Bu çalışma, cinsel yolla bulaşan hastalıklardan Neisseria gonorrhoeae enfeksiyonunun, yayılmasında önemli bir risk unsuru olan hayat kadınlarında gonore epidemiyolojisinin araştırılması amacı ile yapılmıştır. Yöntemler: 2008-2013 tarihleri arasında Mersin Deri ve Zührevi Hastalıkları Dispanseri’nde kayıtlı çalışan sosyal ev kadınlarından 39235, kayıtsız olarak kaçak çalışan 1045 hayat kadınlarına ait toplam 40280 muayene yapılmıştır. Muayene sonucunda, endoservikal sürüntü örneklerinden Gram boyama yapılmıştır. Polimorfonükleer lökosit, hücre içi ve hücre dışı Gram negatif diplokok saptanması durumunda Neisseria gonorrhoeae enfeksiyonu olarak değerlendirilmiştir. Yapılan muayene ve tetkik sonuçları muayene kayıt defterine kaydedilmiş olup olgulara ait epidemiyolojik veriler bu defter kayıtlarından geriye dönük olarak incelenerek temin edilmiştir. Bulgular: Bu çalışmada sosyal ev kadınlarının yıllara göre dağılımı 2008 tarihinde %1.6’dan, 2013 tarihinde %0.3 (P 0.0)'e düştüğü saptanmış ve kayıtsız hayat kadınlarında ki olgu sayısı ile karşılaştırıldığında (P 0.0) olgu sayısındaki düşüş anlamlı bulunmuştur. Kayıtsız Türk hayat kadınlarında aynı tarihlerde %24’den, %18.1‘e ve yabancı uyruklu hayat kadınlarında %96’dan, %28.6’ya olgu sayısında düşüş tespit edilmiştir. Bu gruplar arasında yıllar içinde ki dağılımı (P 0.007) ve olgu sayıları karşılaştırıldığında (P 0.0) olgu sayısındaki düşüş anlamlı bulunmuştur. Sosyal ev kadınlarında olguların yaşa göre görülme sıklığı değerlendirildiğinde, özellikle 41-50 yaş grubu kadınlarda olgu görülme oranının daha yüksek olduğu ve aynı yıl içinde birden fazla enfeksiyon tekrarı oluştuğu saptanmıştır. Sonuç: Mersin Deri ve Zührevi Hastalıkları Dispanseri verilerinin değerlendirilmesi sonucunda, ilimizde sosyal ev kadınlarında Neisseria gonorrhoeae enfeksiyonunun yıllar içinde önemli oranlarda düşüş gösterdiği saptanmıştır. Koruyucu sağlık hizmetleri kapsamında hayat kadınlarının erken tanı ve tedavi hizmetlerinden daha etkin yararlanmalarını sağlayacak sağlık politikaları oluşturulması ve kaçak çalışanlarla etkin mücadele yapılması gerektiği düşünülmektedir.