Asya Studies
Yazarlar: Ercan AKÇORA
Konular:Sosyal
DOI:10.31455/asya.735424
Anahtar Kelimeler:Gece Sesleri,Kadına Yönelik Şiddet,Türk Romanı
Özet: Bireyi kendisine merkez olarak alan edebiyat, insanlığın ortak hafızası ve vicdanıdır. İnsan ise duyguları, düşünceleri ve karmaşık zihin dünyasıyla tanımlanması zor bir varlıktır. Roman, edebî türler içinde insan gerçekliğini uzun soluklu bir kurgu içinde vermesi ve anlatı dünyasının imkânlarından sonuna kadar faydalanması özelliğiyle kültürel, toplumsal değişim ve dönüşümün bir aynası niteliğindedir. Kendini oluşturmaya devam eden bir tür olarak romanın gücü, diğer edebî türlerin yapamadığı, kendini modern yaşamın şaşırtıcı hızına koşut bir şekilde güncellemesinde yatar. Türk edebiyatında romanın doğuşundan itibaren yazarlarımız, insanı ve onun dünyasını roman sanatının kendilerine sağladığı imkânlar ölçüsünde anlatmaya özen göstermişlerdir. Günümüz Türk romanının önemli isimlerinden olan Ayşe Kulin de romanlarında çağının tanığı ve sesi olarak, kadınları anlatan tutumuyla dikkati çekmektedir. Gece Sesleri romanı, vakaların geçtiği dönemin ekonomik, sosyal, kültürel koşullarını romancının özgün bakış açısıyla verirken tarihsel zamanın panoramasını da romanına bir arka plan olarak yerleştirmektedir.Toplum hayatında yaygın olarak görülen cinsiyetçi anlayış, geleneksel kültürümüzün de bu anlayışa sağladığı kültürel dayanaklabelirgin tavrını kadına yönelik şiddet ve ötekileştirme olgusunda göstermektedir. Kadına yönelik şiddet olgusu diğer bilim dalları tarafından da incelenmekle beraber insanı anlatan modern bir edebî tür olan romanda, toplumsal bir duyarlık temelinde işlenmektedir. Bu yazıda, Gece Sesleri adlı eserde kadına yönelik olarak gerçekleştirilen şiddetin değişik boyutları incelenerek romanın anlam dünyası içinde önemli bir nesne konumunda olan kadına dair bir farkındalık oluşturmak hedeflenmektedir.