Ekonomi İşletme ve Yönetim Dergisi
Yazarlar: Rukiye ÖZKAN
Konular:İşletme
Anahtar Kelimeler:Anahtar Kelimeler: ÖğrenÖrgüt,Bireysel Öğrenme,Öğrenme Sürekliliği,Bilgi Edinimi,Takım öğrenmesi
Özet: Günümüzde değişim tüm örgütler için zorunluluk halini almıştır. “Yasam Boyu Öğrenme” felsefesinin hızla yaygınlaştığı günümüz dünyasında, eğitim ve öğrenme örgüt yaşamının bir unsuru haline gelmiş ve buna bağlı olarak, öğrenmenin ve öğrenilenleri hayata geçirmenin önemi bir hayli artmıştır. Örgütlerin bünyesinde, her türlü gelişmeler sonucunda oluşan rekabet koşullarına uyum sağlayabilmek için, nasıl öğreneceğini bilen, kendisini değişime uyarlayabilen, sürekli öğrenme fırsat ve olanaklarını değerlendiren işgörenler olmalıdır. Bu çalışmada amaç, Karabük Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin akademik is görenlerinin algılarına dayalı olarak örgütsel öğrenme açısından üniversitenin sahip olduğu güçlü ve zayıf yönlerinin belirlenmesine ve akademik personelin üniversitenin örgütsel yapısını nasıl algıladıklarını belirlemeye çalışmaktır. Örneklem alanı Karabük Üniversitesi’ndeson kurulan fakülte olan İlahiyat Fakültesi olarak belirlenmiştir. Araştırma verisi ilahiyat fakültesinde yer alan ve dışarıdan derse gelen öğretim görevlileri de dâhil olmak üzere 40 kişiye anket uygulanarak toplanacaktır. Bu çalışmada örgütsel öğrenme modelleri “tek aşamalı öğrenme” ve “çift aşamalı öğrenme” ve Watkins ve Marsick tarafından geliştirilen “Öğrenen Örgüt Boyutları Ölçeği” ölçekleri kullanılacaktır. Araştırma sonucunda akademik akademik personelin örgütsel öğrenme düzeyini algılama dereceleri, akademik personelin örgütsel öğrenme boyutlarının takım halinde öğrenme, bilgi performansı ve sürekli öğrenme boyutlarına sahip olma dereceleri, örgütsel öğrenme boyutlarından takım halinde öğrenme düzeyi ile bilgi performansı ve sürekli öğrenme ile bilgi performansı düzeyleri arasında hangi ilişki dereceleri, akademik personelin demografik özelliklerine göre algıları arasındaki ilişkileri, ortaya konulmaya çalışılacaktır. Çalışmada makro ölçekli veriler yerine mikro veriler elde edilerek sorunların temelinin saptanmaya çalışıldığı kabul edilebilir bir gerçek olarak görüldüğünden; ufak ölçekli analizler yapılması tercih edilmiştir. Çıkan analiz sonuçlarına göre sorunlara daha net ve anlaşılabilir çözüm yolları bulunması hedeflenmiştir.