
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Akademik Dergisi
Yazarlar: Huriye YILDIZ, Selçuk POLAT, İnci ÇAKIR
Konular:-
Anahtar Kelimeler:: İnsan Hakları,Yeni Zelanda Saldırısı,İslamofobi,Medya,Terör
Özet: İslam karşıtlığı, nefret, ayırımcılık ve düşmanlık biçimi olarak yüzyıllardır süregelen bir meseledir. Zaman içinde İslam karşıtı eylemler, ayrımcılık yasağı, yabancı düşmanlığı kapsamında “İslamofobi” gibi isimler almış olup, günümüzde bu sorun hoşnutsuzluk ve fobinin hatta düşmanlığın bile ötesine geçmiştir. Gelinen son noktada bu hoşnutsuzluk ve nefret, “bütünüyle bir dinin temel ilke ve esaslarının problemli olduğu ve onun toptan reddedilip yok edilmesi gerektiği” düşüncesini içeren “İslam karşıtlığı” haline dönüştüğü görülmektedir. Bunun son örneği ise, 15 Mart 2019 Cuma günü Yeni Zelanda’da Cuma namazı sonrasında vuku bulan terör saldırısıdır. Bu terör saldırısının öncesi ve sonrasındaki hazırlayıcı dinamiklere baktığımızda, İslam karşıtlığı içeren bir saldırı olduğu apaçık görünmektedir. Saldırganın, terör eylemi öncesinde yayımlamış olduğu 73 sayfalık manifestoda çok sayıda İslam karşıtlığı içeren semboller, düşmanca ve nefret içeren söylemler bulunmaktadır. Bunlardan birine değinmek gerekirse ilgili metinde İslam dini ve Müslümanlar hakkında İslam'ın başka bir inanç gibi olmadığı ve Faşizmin dini eşdeğeri olduğundan bahsedilmektedir. Bununla yetinmeyip daha ileri gidilerek, bu “vahşi inanca mensup olanların” tamamının katil olduğu da ileri sürülmektedir. Bu makaleye konu olan insan hakları problemleri, genelinde Batı’nın egemen devletlerinin, kendi toplumlarında siyasi çıkarlarına yönelik ideolojik kazanımlar elde etmek, diğer toplumlar üzerinde ise sosyal ve psikolojik sınırlarını genişletmek için türettiği İslam karşıtlığının bir tezahürüdür. Yeni Zelanda Terör Saldırısı özelinde ise; batı toplumlarında yükselen İslam Karşıtlığının, siyaset ve medyanın da desteğiyle âdeta bir kargaşa ve propaganda malzemesi yapılarak, tek tek kişilerin saldırılarına ve organize terör eylemlerine nasıl dönüştüğününson örneği görülmektedir. Bu bağlamda Yeni Zelanda terör saldırısının, medyatik ve popülist yaklaşımlardan bağımsız olarak, İslam karşıtlığının sebep ve sonuçları ekseninde, "felsefi ve etik temelli insan hakları açısından" değerlendirilmesi hedeflenmektedir.